GÖLYEGE ÖVGÜ /CUNİÇİRO TANİZAKİ/JAPON KLASİKLERİ



“Medeniyet bir adım daha ilerleyince ulaşımın havaya ya da yer altına taşınacağını ,böylece caddelerimizi eskisi gibi sessiz olacağını söylediler. Fakat o gün geldiğinde yaşlılara işkence edecek başka bir kolaylık icat edeceklerinden eminin. Her bir atılım yaşlıları yoldan çekmekle sonuçlanıyor.evlerine tıkılmak ve sake eşliğinde yemeklerini yerken radyo dinlemek dışında yapabilecekleri bir şey yok.”

                                                                               Cunuçiro Tanizaki  / Gölgeye Övgü

                                                                                         1886/1965



“Japon edebiyatına girişi bu kitapla yapın”


Bu kitabı okumanızı özellikle tavsiye ederim. Japon kültürüne giriş gibi düşünebilirsiniz.  Kitaba başlayınca ilginç gelecek ama japon tuvaleti ve japonyada o dönemlerde tuvaletlerin evin dışında ve dışarıyı görebilecek şekilde yapıldığını anlıyorsunuz . Tuvaleti öyle bir anlatıyor ki Japonya’ya gidip çalıların arasından geçip yeşillik ve gölge içindeki tuvaletleri göresiniz geliyor. Eskiler anlatılar bizde de tuvaletler dışarıdaymış. Bu konuda japonları bize benzettim. Evlerinde ışığı çok sevmemeleri gölgeyi tercih etmeleri  hatta geleneksel tiyatrolarında loş ışık  kullanmaları , aydınlığın  bu büyüyü bozduğunu düşünüyor. Ve o zamandan günümüze miras yaşlıların eve kapatılmasını eleştiriyor.


Doğu ve batı arasımdaki farkı çok güzel anlatıyor aslında .Japon bir yazardan sadece Japon kültürünü değil Türk kültürünü de okuyorsunuz .Mesela elektrik bulunmasına rağmen doğuda gaz lambası kullanmaya direnmeyi anlatıyor bizde de böyle aslında dünyanın gerisindeyiz .


Rus klasiklerinin soğukluğu,lüzümsuz fazla sayfa sayısı,örümcek ağı gibi olayları,abartı,içinizi bayacak dram trajedi yok. Rus kitapları bizim diziler gibi uzun uzuuuun ,sıkıyor insanı. Coğrafya olarak bize yakınlar ama kültür olarak çok uzaklar. Japon edebiyatını okumaya başlayınca anladım ki okullarda boşu boşuna rus klasikleri okuyun baskısı yapılıyor bence .Japon klasikleri okutulmalı. Bu yanlış yönlendirmeyi müfredatı hazırlayanların ve edebiyat fakültesi hocalarının ve onların yetiştirdiği edebiyat öğrenmelerinin japon edebiyatını tanımamalarına bağlıyorum. Bu yanlış düzeltilmeli. Ortaokul ve lise öğrencileri rus klasiklerinin boğucu havasında bunaltılmamalı. Rus edebiyatını okumak puslu ,karanlık bir havada çokça taşlı ve yokuş bir yolda yürümek gibi.O kitaplar bitecek diye öğrencinin ömründen ömür gidiyor.  Bir rus klasiği okuyacağı zamanda en az beş Japon klasiği hatta okuma hızı ve alışkanlığına  göre daha fazlasını okur ve kafası rahatlar.  Rus klasiklerini yirmi beş yaşından sonra fırsat buldukça yavaş yavaş okusun. Rus edebiyatı dayatmasına bir son verilmeli. Belki bu edebiyatın bize bu kadar dikte ettirilmesi geçmiş zamandaki siyasi anlaşmalar veya ikili ilişkiler olabilir. Ama bu çağda vizyon değişmeli.


Japon klasikleri tam tadında bitmesi gereken yerde bitiyor . Sıkıcı değil geleneksel öyküleri hariç bize yakın. Ben hiçbir japon klasiğinde sıkılmadım. Bulabildiğim tüm japon klasiklerini aldım  yenilerini de almayı planlıyorum. Bazı japon klasiklerinde bizi gördüm . 

 turuncuaycom@gmail.com


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HELAK KAYIP KÖY

EN GÜZEL KIRMIZI OJELER

TEMELLİ MİSAFİR/ TRT TÜRK